Ana SayfaMakalelerİşyerinde Çalışma Arkadaşlarınızla Uyum

İşyerinde Çalışma Arkadaşlarınızla Uyum

Neredeyse hepimiz ilk adımımızı aile içinde anne-baba ve yakın akrabaları tanıyarak başladık. İlk önce aile içinde yakın akrabalarla geçimsizlik ya da yıldızımızın barışamama durumu söz konusu olmuştur. İkinci adım sokak. Sokakta yeni tanıdığımız komşular arkadaşlar arasında uyumsuzluk, geçimsizlik derken üçüncü adımda kendimizi okul sıralarında görmeye başladık. Burada da pek çok arkadaş edinmeye başladık ve uyum içinde yaşamanın belki de ilk temellerini burada attık.

Uyum insanların hayatında bir zorunluluk mudur? Yoksa bir kural mıdır? Uyum derken acaba başkaları üstümüze baskılar mı kuruyor? Ya da üstün özellikler mi taslıyor? Çok mu yüksek bir egoya sahip? Peki, ya kendimiz tahammülsüz, egosu yüksek, geçimsiz uyumsuz bir insansak! Artık büyüyen bir çocuk değiliz. Okul sıraları çok geride süslü hatıraların gerisinden el sallıyor ve nihayet bugün iş dünyasındayız ve bizlere göz kırpan, çoğumuz için acımasız bir dünya olarak nitelendirilen iş yerinde çalışma arkadaşlarımızla uyum sağlamanın bir gereklilik olduğunu kabullenmemizde fayda var. Ancak bu durum kendimize, mesleğimizden ve kişiliğimizden ödün vereceğimiz anlamına gelmemelidir.

Hiç kimse kendinden ödün vermez. Herkes babasının oğlu veya babasının kızı. Delikanlı duruşumuzu, tarzımızı kimsenin bozmasına müsaade etmiyoruz. Bu iyi ancak iş dünyasında yalnız başınıza değilsiniz. Takımın bir parçası olmak oldukça zordur. Bunun temel nedenleri arasında pek çok etken sayılabilir.  Eğitim seviyesi, sosyal hayat, anlayış, kültür, bakış açısı bu nedenler arasında sayılabilir. İş yerinde çalışma arkadaşlarımızla uyum içinde çalışmamamızı sağlayabilecek en önemli faktör şirketin yönetim biçimidir. Bazen işyerlerinde olumsuz çalışma koşulları nedeniyle fiziksel ve beyin yorgunluğu, giderek strese neden olabilmektedir. Bu stresin yansımaları da doğrudan çalışma ortamına ve arkadaşlarınıza sıçramaktadır. İşyerlerinde çalışma arkadaşları ile uyumun ana temelinde yatan başka bir etken ise, uyum kavramının bütün olarak hesaplanmaması durumudur. Düşünün hayat ve yaşantımız bile kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir. Birini başka bir diğerine tercih etme lüksümüz yoktur. İşyerlerindeki yönetim, disiplin, departman, orta kademe, işçi sınıfı gibi genel bir hiyerarşi ve kurallar zinciri olmadan zaten çalışma uyumundan bahsetmemiz de imkansızdır.

Devletleri düşünün! Başkanlık, bölgesel yönetim, yerel yönetim, mahalli yönetimler. Bu sitemin olmadığı bir devleti düşünebiliyor musunuz? Burada bir uyumdan veya kurallar zincirinden, yaptırımlardan bahsetmemiz söz konusu mu? Aslına insanlarda bireysel olarak bir devlet niteliğindedir. Beyinizim yöneticimiz, gözlerimiz analiz yapar ve gözlemler, el ve ayaklarımız beynimizin ve gözümüzün gördüğü şeylere karşı komut verir. El ve ayaklarda bu komuta mecburen uyar ve bir bütün içinde uyum içinde çalışır.

İşyerinde çalışma arkadaşlarınızı, kendi çıkarlarınız doğrultusunda sakın ezmeyin. Hepimiz bu hayatta kendi rollerimizi oynarız. Başkasının rolünü kesinlikle çalmayın. Bu filmin baş aktörü siz değilsiniz çünkü. Başkalarının işlerine karışarak öne çıkmak başrol olmak sizi Oscar adayı yapmaz, korkarım bir süre sonra sadece bir figüran olursunuz.

Uyum, iş hayatında da sosyal hayatta da önce saygı duymak, anlayış göstermek ve geniş bir vizyona sahip olmaktan geçer. Bu kurala uyan pek çok kişi çalışma hayatına da sosyal hayatına da her zaman uyum sağlar.

“Küçük şeylerden keyif alabilmek

Lüks şeyler yerine zarafet aramak

Saygı istemek yerine değerli olmak

Zengin olmak yerine muhtaç olmamak

Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak

Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek

İşte benim senfonim”

William Ellery

Benzer Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Öne Çıkanlar

Son Yorumlar