İş hayatının dolambaçlı yollarında çalışanların senelerini verdiği ve önemli bir pozisyona geldiği şirketleri tarafından işten çıkarılması, artık pek de şaşılacak bir durum olarak görülmüyor. Uzun yıllar aynı firmada hizmet sunarak ciddi bir emek sarf eden çalışanların bir anda “sudan çıkmış balığa dönmesi”, kendileri için seneler öncesinde kalan ve unuttukları iş arama sürecinin yeniden başlamasını sağlar. İş arama stresi tüm çalışanların her an yaşayabileceği bir durumdur ve ancak emekli olunduğunda bu stresin yaşanmayacağından emin olunabilir. Bu sebeple aniden gelişen işten çıkarılma olaylarında çalışanın ilk şoku mümkün olduğunca kısa bir süre içinde atlatması ve her zaman bu durumun bir fırsat olabileceğini düşünmesi gerekir.
Seneler boyunca hizmet vermiş olmasına karşın çalıştığı firmadan hak ettiği ücreti alamayan, iş hayatına yeni başlamış deneyimsiz gençlerle aynı statüye sahip olan ve belki de herkesten çok daha fazla mesai yapan bir çalışan için işten çıkarılma çok ciddi bir fırsat olabilir. Kişiye kariyerinde adeta bir zıplama imkanı sunabilen işten çıkarılmalar, bazen işsiz kalma korkusu sebebiyle memnun olunmamasına karşın bir türlü istifa edilemeyen işlerden de tamamen kurtulma manasına gelir. Pek çok çalışan sorulduğunda işinden memnun olmadığını, çok fazla çalıştığı halde emeğinin karşılığını hem maddi hem de manevi olarak alamadığından şikayet etmesine karşın neden bu işte hale çalışmaya devam ettiğine yönelik sorulara cevap veremez. Bunun arkasında yatan en önemli neden, kişinin kendine güvenememesinden kaynaklanan işsiz kalma korkusudur. Bu korkunun aşılması için kişiye bazen soğuk bir duş etkisi, işten çıkarılmanın yaşatacağı şok gerekebilir.
İşten çıkarılma sürecinde çalışanın umutsuzluğa kapılmaması, strese girmemesi, yere sağlam basması ve her şeyden önemlisi çok daha iyi bir iş bulacağına inanması gerekir. Kişinin çalışma hayatında geçirdiği yıllar günümüzün iş hayatında işverenler için en önemli kriterlerden biri haline dönüşen “deneyim” kazanmasına sebep olarak yapacağı iş başvurularında kendisi için çok ciddi bir avantaj sağlayabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu avantajın söz konusu olması büyük oranda “kişinin kendini nasıl sunduğuna bağlıdır”. İş görüşmesinde belirli bir çalışan profilinin satılması gerekir. Bunun için de çalışanın sahip olduğu nitelikleri ve deneyimi işverene ya da karşısındaki yönetici konumundaki kişiye göstermesi gerekir.
Yeni mezunlar için iş görüşmelerinde çok yüksekten uçmama ve fazla iddialı konuşarak kendini beğenmiş durumuna düşülmemesi tavsiye edilse de, deneyimli çalışanlar için bu konuda biraz daha fazla tolerans vardır. Kuşkusuz bu kişinin deneyimli olduğu için kendine aşırı güvenerek ukalalığa varacak şekilde konuşabileceği manasına da gelmemektedir. Ancak deneyimine ve niteliklerine yani kısacası “kendine güvenen” çalışanın bu güveni iş görüşmesinde göstermekten çekinmemesi çok önemlidir. Kişi karşısındaki insana sahip olduğu deneyimin firma için yarar sağlayacağını ifade etmeli ve bu şekilde iş görüşmesinden de pozitif bir izlenim bırakarak ayrılması gerekir.