Hukuk, toplumun belli normlara göre yaşamını düzenleyen kurallar topluluğu olarak tanımlanabilir.
İşletmeler de belirli kurallara göre yönetilir. Bu kuralların bazılan hukuktan alınır, bazı kuradan işletmelerin kendileri belirler. İşletmelerin çalışmalar sırasında uyulması gereken yönetmelikleri, çalışma kılavuzlan vardır. Tüm bunlar işletmelerin kendi belirledikleri kuradandır.
Diğer yandan işletmelerin yasalann koyduğu kurallara uymak zorunluluğu vardır. Öncelikle işletmeler kurulurken birtakım hukuki işlemleri yerine getirmek zorundadırlar. Daha sonra, faaliyetler sırasında, ödemeler sırasında, dönem sonuçlannın bildirilmesi sırasında birtakım hukuki kurallara uyma zorunluluklan vardır.
İşletmeleri günümüzde dış çevrelerinden ayrı tutma olanağına sahip değiliz. Zira işletmeler sürekli olarak dış çevre ile diyalog halindedirler. Sözgelimi, dış çevreden hammadde alırlar, dış çevreye nihai mamüller sunarlar. Dış çevrenin belirlediği birtakım kurallardan etkilenirler veya aldığı kararlarla dış çevreyi etkilerler. Bu yönüyle düşünüldüğünde dış çevreden girdi alan, dış çevreye çıktı sunan bir yapı olarak işletmelerin açık bir sistem olmaları zorunluluktur.
Açık bir sistem olarak işletmeler toplumsal, teknolojik, hukuki ve ekonomik çevreden etkilenirler ve bu çevreleri etkilerler.
Günümüzde işletmeler ve içerisinde faaliyet gösterdikleri toplumun çevresel faktörleri arasındaki ilişkiler gün geçtikçe daha fazla yoğunlaşmakta ve güçlenmektedir. Kritik nokta, işletmeler bu faktörlere ne kadar değer verir ve dikkate alırlarsa, o kadar rekabet üstünlüğü elde edebileceklerdir. Bugün aym zamanda işletmeler kendilerine ait değerler, inançlar, tutumlar, politikalar belirlerken ve karar alırken tek başlarına olmadıklarını ve rahatça hareket edemediklerini fark etmişlerdir. İşletmeleri etkisi altına alan yoğun, çok yönlü, çarpıcı ve hızlı değişimler, geleneksel yönetim yapısı ve örgüt modelini işgöremez hale getirmiş ve işletmeleri sınırlan belli olmayan çeşitli gruplann işletmenin birer parçası olduğu karmaşık bir yapıya dönüştürmüştür. Sözkonusu bu karmaşık yapıya çözüm üretmek zorunda olan işletmeler için çıkar yol, stratejik yönetim mentalitesini uygulamaktır. Stratejik yönetim her faaliyet alanı için öncelikle ve özellikle şu konulara odaklanmaktadır:
Örgütün misyonunu ve vizyonunu tanımlamak,
Bu misyonu ve vizyonu başarmak için stratejiler geliştirmek.
Stratejilere ulaşmak için kullanılacak kaynaklan belirlemek.
Stratejileri gerçekleştirmek için yapılar ve sistemler geliştirmek.
Bu konulara yanıt ararken en önemli husus, işletmenin sadece iç çevresel unsurlanna odaklanmak yerine, başan ve başansızlıkta söz sahibi olan bütün iç ve dış çevre faktörlerini dikkate almak gerektiğidir.
Günümüzde işletmeciliğin hem güncel bazda, hem de uygulama bazında önemini, çekiciliğini ve yaygınlığını artırması nedeniyle, işletme denilince çok çeşitli algılar çağrışmaktadır.
Sözgelimi fabrika, imalathane, ticarethane, otel, mağaza, market, restaurant denilince işletme akla geldiği gibi, çeşitli kamu kuruluşları, kamu iktisadi kuruluşları da işletme olarak anılabilmektedir.
Kapsamının oldukça geniş olması nedeniyle, kapsama uygun bir tanım yapmaya kalkışmak, sayfalara varan tanımı vücuda getirmeye neden olabilecektir. Öyleyse, kapsama uygun tanım yapmak için zorlanmak yerine, ilerleyen adımlarda daha geniş bir tanım yapmak amacıyla, başlangıç için yalın birkaç tanım yapmanın çıkar bir yol olabileceği düşünülebilir.
En yalın anlamda: Her çeşit ekonomik fayda yaratma didinimlerinin yapıldığı yerlere işletme denir.
Bir başka yalın ve fakat genel kabul gören tamm şudur: Mal ve hizmet üretmek ve/ veya pazarlamak için kurulan kuruluşlara işletme denir.
Bu ve bunun benzeri tanımlar çok soyut yönüyle işletmeyi çağrıştırmaktadır. Ancak, işletmenin imgelem yoluyla kavranılıp algılanmasına aracılık edememektedir. Öyleyse, daha geniş tanımlamalara ve açıklamalara yer vermek durumundayız.
Geniş tanımı yapmadan önce, işe işletme denilince oluşan çağrışımlardan ve açıklamalardan başlamanın daha yararlı olacağını düşünmekteyiz.
Bir işletmeyi kurmak için öncelikle paraya, eş deyimle ve de işletmecilik deyimiyle sermayeye veya finansmana gereksinim duyulacaktır. Öyleyse
“işletme denilince hemen paranın çağrışması gereklidir”
demeliyiz. Zira hem yatırım, hem de gelir konusu parayla ilgilidir.
İkinci olarak ise, ister fiziki üretim olsun, isterse fiziki olmayan hizmet üretimi olsun herhalde makine donanım, araç ve gerece gereksinim duyulacaktır ki, buna işletmecilikte
“teknoloji” demekteyiz. Hazır teknolojiden bahsetmişken bir de teknoloji tanımına yer verelim: Mal ve hizmet üretmek için gerekli olan üretim bilgisine teknoloji diyebiliriz. Tabii ki bu açıklama teknoloji için yetmez, ancak ileride daha detaylı olarak teknolojiye yer vereceğiz. Bu halde işletme denilince çağrışacak, tasavvur edilecek ikinci konunun adı da belirlidir artık:
Teknoloji.