Haftalar boyunca geçen olumsuz iş görüşmesi, mail yolu ile gönderilen CV’lere geri dönüş yapılmaması, işsizlik süresinin uzaması ve istenmediği halde mevcut işte çalışmaya devam etmek “zorunda olunması” başarısızlığın bir etiket misali çalışanın üzerine yapışmasına sebep olabilir. Yapılan yanlış tercihler sonucunda sevmediği bir mesleği yapmak zorunda kalanların ve henüz iş hayatının başında olan yeni mezunların bu başarısızlık korkusundan kurtulmasının tek yolu; kendine güven ve doğru motivasyon kaynağının belirlenmesidir. İtici bir güç olmadan yani doğru motivasyon kaynağı bulunmadan hedefin belirlenmesi de mümkün olmamakta, sonuç olarak da haftalarca ve hatta aylarca aslında bir hiç uğruna iş aramanın stresine katlanılmak zorunda kalınmakta…
Başarısızlık ile ilgili düşüncelerin uzaklaştırılması için kişinin iş hayatında kendine güvenmesi, güvenin oluşması içinse her şeyden önce kişinin doğru mesleği seçmesi gerekir. Kişinin yetenekli olduğu ve çalışmaktan keyif aldığı bir pozisyonu seçmesi, iş başvurularında kendisine avantaj sağlayacak ve kendine güveninin de zamanla artmasını sağlayacaktır. Kariyer planlarını yapılandırırken ilk adımda kişinin yanlış mesleği seçmesi motivasyon kaynağının da yanlış belirlenmesi manasına gelir. İtici güç olan motivasyonun zamanla eksilmesine neden olan bu yanlış seçim, kişinin iş hayatında esen her rüzgarla savrulmasına sebep olur. Kişinin kendine olan güveninin azalması hayallerinin işini bulacağına dair inancının da kaybolmasını ve sonuç olarak da çalışma isteğinin günden güne azalmasını sağlar.
Tüm bunların ötesinde çoğu zaman çalışanlar işe girdiği anda hedefine ulaştığını düşünmekte ancak sevmediği bir işe girdiğinde eninde sonunda düşük performans sebebiyle işten uzaklaştırılacağını düşünmemektedir. Yüksek verimlilikle çalışmak için kişinin sevdiği bir sektörde ve pozisyonda çalışması gerekir ki, bu şekilde çalışma hayatı boyunca motivasyon kaybı yaşamadan kariyer hedeflerine ulaşmak için var gücüyle çalışabilsin. İş hayatında her zaman düşüşler olduğu gibi yükselişlerin de yaşanacağı unutulmamalı, yaşanan bu sürecin ilelebet devam etmeyeceği kesinlikle unutulmamalıdır. kişinin sevdiği bir işe geçiş yapması bazen radikal kararlar dahi gerektirse de, her zaman uzun vadeli düşünülmeli ve kısa süreli başarısızlıkların etkisinden mümkün olduğunca kısa sürede kurtulmaya gayret gösterilmelidir.
Yanlış kararlardan çıkarılan dersler, bazen özellikle iş hayatında para verilse dahi kazanılamayacak tecrübeler edinilmesini sağlar. Bugüne kadar aldığı yanlış kararlar neticesinde çalışma hayatından memnun olmayan ya da yaptığı başvurular hep olumsuz şekilde sonuçlanan kişiler, hiçbir şey olmasa dahi bir şeyleri yanlış yaptığını anlayabilir. Yapılan yanlışların düzeltilmemesi sorunun bir kısırdöngü haline dönüşmesine ve sonuç olarak çıkış yolu görülmemesi ile birlikte başarısızlık korkusuna yenik düşülmesine sebep olacaktır. Yanlış kararlar almaktan daha kötüsü, alınan kararın yanlış olduğunu bile bile ısrarla bu yanlışların sürdürülmesidir. Zararın neresinden dönülse kardır ve çalışanın da biran önce yaptığı yanlışları fark ederek, doğru kariyer hedefini belirlemesi gerekir. Kişinin kendisini mutlu edecek bir kariyer hedefi belirlemesi motivasyonunun günden güne katlanarak artmasına ve artan motivasyonun iş hayatında başarı olarak geri dönmesine neden olacaktır. Başarı sayesinde kişinin kendine olan güveninin artacaktır.
