Ana SayfaMakalelerBaşarının Sırrını Keşfedin

Başarının Sırrını Keşfedin

Son zamanların çalışan bireyleri eskiye nazaran çok daha fazla problemle uğraşmak zorunda kalıyor. Yoğun çalışma temposu, profesyonellikle bireysellik arasında bocalama, aile ile işin birbirine karışması, işte ilerleme ve yükselmeye çalışma, fikirden para kazanma ya da paradan fikir üretme, başarının sınırlarını zorlama vb. konular insanı içinden çıkılmaz soru ve sorunlarla baş başa bırakabiliyor.

Profesyonellik mi Bireysellik mi?

Bir iş yerinde çalışan kişi sınırlarını çizmekte çoğunlukla zorlanabilir. Karşılaştığı sorunu çözerken ne zaman profesyonel, ne zaman bireysel ve şahsi davranmalı? Bu sorunun cevabı herkesi zorlamaktadır. Özellikle yönetici pozisyonunda bulunan insanlar altındaki personelle ilişkisini düzenlerken bu iki kişiliğini doğru bir şekilde düzenlemelidir. Aksi takdirde profesyonelce davranacağı bir anda şahsi çözümler üretir ve kendisine bağlı personeli yanlış yönlendirebilir. Bunun tam zıttı da mümkündür. Bu mevzunun sınırlarını ancak kişi tecrübeleriyle belirler ve ömrü boyunca da hata yapacak bir kapı hep açık kalır. Bizi başarıya götürecek tutum ise her zaman dikkatli olmak, bireysellikle profesyonelliği harmanlamak ve yeri geldiğinde tamamen birine bürünebilmekten geçer.

Ne Zaman Aile, Ne Zaman İş?

Günümüz toplumunda artan çalışma saatleri ve yoğun iş temposuna bağlı olarak kişilerin ailelerine fazla vakit ayıramamasını beraberinde getirmiştir. Hâl böyle olunca, çalışan bireyler bu denli önemli olan ailenin beraber vakit geçirememesi sorununa çözüm üretmeye çalışmışlar. Aslında çok yaratıcı fikirler ortaya çıkmıyor değil. Eşlerin aynı iş yerinde çalışmak için özel çaba harcaması, bu olmadığı durumlarda yakın işyerlerinde çalışıp öğle yemeğinde beraber vakit geçirme ve bu sayede işe gidip gelirken yolda beraber olma gibi çözümler ortaya konmaktadır. Ancak eşlerin aynı iş yerinde çalışması fikrine işverenler pek sıcak bakmamakta, bunun performansı düşüreceğini düşünmektedirler. Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa ülkelerinde geçmişte işverenler aynı düşüncedeydi; ancak şimdi tam tersini düşünüyorlar. Aile bireylerinin aynı kurumda çalışmasının her aile bireyinin performansını daha da artıracağını ikna olmuş vaziyetteler. Çünkü yoğun tempo ve eskiye göre daha fazla mesaide çalışan personelin aklı, evi ve eşinde olduğu vakit üst düzeyde performans sergileyemiyor. Tabi ki birçok eşin böyle bir fırsatı bulunmuyor. Meslekleri ve iş bulmanın o kadar kolay olmaması gibi sebeplerden ötürü daha farklı çözüm yolları da gerekiyor. Bunun için mümkün olduğunca tatil günlerini aileyle birlikte geçirme, iş çıkışı bireysel vakit geçirmeme, çok iyi planlanmış tatiller gibi yöntemlerle aile ile işi dengeleyebiliriz.

İş Yaşamında İlerleme ve Yükselmeye Çalışmak

Hiç kimse yoktur ki çalıştığı işte ömrü boyunca aynı yerde saymak istesin. Herkeste ölçüsü farklı da olsa mutlaka işyerinde yükselme, iş sektöründe ilerleme gibi hayalleri ve bunu gerçekleştirmek için planları vardır. Bu planları bazıları gerçekleştirebiliyorken bazıları ise çöpe atmak durumunda kalabiliyor. Bunun sebebi ise; “Kişinin kendini geliştirmek yerine işte vakit öldürmek.” düşüncesine kapılmasıdır. Bir işte yükselmek istiyorsak mutlaka sevdiğimiz bir işte çalışmalıyız ya da çalıştığımız işi sevmeye kendimizi zorlamalıyız. Ünlü Çin filozofu Konfüçyüs bu konuda şöyle der: “Sevdiğin işi yap ki hayatın boyunca hiç çalışmamış gibi olursun.”. Bu durum gerçekten de böyledir. Sevdiği işte çalışan bir insan mutlaka o işte ilerleyecektir. Bunun için çok büyük emek harcaması, kendini paralaması da gerekmez. Sevgi, her şeyin anahtarıdır. İşinde yükselmenin de sektöründe ilerlemenin de anahtarı sevgidir.

Fikirden Para kazanmak mı, Paradan Fikir Üretmek mi?

Kanımca bu konu çok uzun zamandır yanlış algılandı. Hep güzel bir fikre sahip olanın çok para kazanabileceği söylendi ya da düşünüldü. Bunun son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Çünkü sermayesi olmayan bir fikrin hiçbir değeri ve hükmü yoktur. Eğer öyle olsaydı hemen hemen herkes zengin olabilir, çok para kazanabilirdi. Öncelikle insanın bir işe sahip olup parayı kazanmaya başlaması gerekir. İş yaşamının içinde olan bir kişi yeni fikirler geliştirme konusunda daha sağlıklı düşünebilir; çünkü piyasayı bilir, çalışmanın ne olduğunu bilir ve her şeyden önemlisi bir fikrinin geliştirmenin ne kadar pahalı bir uğraş olduğunu görür. Günümüzde dünyanın en büyük firmaları büyüklüklerini “Ar – Ge”, yani araştırma geliştirme çalışmalarına borçludur. Elde sermaye olmadan “Piyasayı alt üst edecek bir fikir” diye kendini pazarlamanın hiçbir kıymeti yoktur. Bugün sektörlerin hepsinin en tepesindeki markalara bakarsak bir fikrin ortaya çıkması, gelişmesi ve hayata geçmesi sürecine kadar nasıl bir sermaye gerektirdiğini görürüz. Ayrıca parası olan bir insanın fikir üretmek için de bolca vakti olur. En basiti tarih boyunca bilim adamlarına, sanatçılara, edebiyatçılara, filozoflara bakıldığında hemen hemen hepsinin tuzu kuru bir sınıftan geldiğini görürüz. Yakın tarihimize geldiğimizde bu tip insanların tuzu kuru olmasa bile çalışarak hayatını kazanmaya çalıştığını görürüz.

Başarının Sınırlarını Zorlamak / Başarıya Tırmanmak

Tüm bu söylenenlerden sonra başarının gerçekte ne kadar zor ama bir o kadar da kolay olduğunu görmüş olduk. İstersek başarıyı hiçbir zaman ulaşılmayacak bir ütopya haline getirebiliriz. Yine istersek başarıyı avuçlarımızın içinde de hissedebiliriz. Başarı, ancak belli planlar doğrultusunda ulaşılacak bir hedeftir. Hedeflere ulaşmak ise strateji olsa dahi mutlaka emek ve sevgi ister. Tüm bunların olabilmesi için de aile bireyleriyle iş hayatının dengesini iyi ayarlamalı, çalışılan işte karar verirken ne zaman profesyonel ne zaman şahsi olacağımızı kestirebilmeli, fikirlerin ancak sermayeyle bir anlam taşıdığını bilip hayal dünyasında gezinmeyerek ilerlemeye, yükselmeye odaklanmalıyız. İşte, bunlar bir bütün oluşturduğunda insan günümüzün zor şartlarında kendine bir yer edinebilir ve mutlu bir hayat sürebilir.

Benzer Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Öne Çıkanlar

Son Yorumlar