İşletmelerin sıklıkla telaffuz edilen bir başka kesimine de çalışanlar oluşturur. Personel ya da insan kaynaklan olarak ifade edilen bu kesim, işletmelerin başan ya da başansızlığında direkt etkileri olan kişilerdir.
Çalışanlar bu etkilerini performanslanyla ve performanslannın göstergesi olan verimlilik düzeyleriyle gerçekleştirirler.
İşletmelerde personel ya da insan kaynaklan diye ifade edilen çalışanlann işletme başansına pozitif katkı sağlamalanm temin etmek için işletme yönetimince gerekli istihdamı, ücretlendirilmesi, yükseltilmesi, motivasyonu konulan yöneticilerin sıklıkla değerlendirmeleri gereken konulardır.
İşletme, Girişimcilik, Kültür ve Girişimcilik Kültürü
Piyasa ekonomisi prensiplerinin geçerli olduğu ülkelerde global normlu işletme sayısının artması, aym zamanda anılan ülkelerin ihracatının, tüketim kalitesinin, gayrisafı milli hasılanın, istihdamının artması demektir.
Çünkü, her kurulmuş işletme bir girişim olduğu gibi, bir girişimcilik sonrasında kurulur.
Piyasa ekonomisi kurallarını realize etme çabasında olan ülkemizde de global normları gerçekleştirmeye yönelmiş işletme sayısının artması, ülkemiz ekonomisinin gelişmesine direkt katkı sağlayacaktır. Zira global normlu bir işletme demek, yeni teknoloji, yeni kapasite, yeni istihdam, yeni ihracat demektir ki, bunlar ekonomik kalkınmanın kritik öğeleridir.
Öyleyse, işletme eğitimi alan kişilerin birinci derecede girişimci olmayı hedeflemeleri gerekmektedir. Kuşkusuz, global normlu bir işletmede yönetici kademesine gelmek de yadsınamaz. Ancak, işletme kurup, kurduğu işletmenin girişimcisi, yöneticisi olmanın imtiyazını bir başka işletmenin işletmeciliği hiçbir zaman veremez. Çünkü bir işletme kurmak, özgün bir projenin realizesi, daha çok para kazanma olanağının doğması, çeşitli kaynaklara nüfuz etme olanağının elde edilmesi, daha esnek ve mobilize yaşama olanağının mümkün olması anlamındadır. Bütün bunlar da özgür, rahat, konforlu, çekici yaşamın kritik öğeleri olduğuna göre, herhalde herkesin girişimci olmaya motive olması gereklidir.
İşletmecilikte kritik konulardan birisi de girişimcidir.
Girişimci öz bir ifadeyle işletmeyi kuran, yönlendiren, geleceğe ilişkin planlan yapan ve yürüten kişi olarak tanımlanabilir.
Girişimciliğe ilişkin yaygınlıkla yapılan klasik bir tanım şöyledir: Belirli işletmecilik faaliyetlerini realize etmek amacıyla sahip olduğu fınansal kaynaklan riske eden ve kar amacı güden kişilere girişimci denir.
Yukandaki tanımda kritik iki yargı vardır. Bunlardan birincisi girişimcinin sahip olduğu fınansal olanaklan riske etmesine yöneliktir. Gerçekten de işletmecilikte, kazanmak kadar her zaman kaybetme olasılığı da vardır ki, bu da riskin kendisidir. Eğer girişimcinin girişimi başanlı olursa kazanç (kar), tersi durumda kayıp (zarar) elde edilir.
Aslında ülkemizde son yıllarda fınansal olanağa sahip olan bir çok kişinin işletmecilik yerine rant ekonomisini tercih ederek, riske girmeden de gelir elde ettiklerini görmekteyiz. Ancak, fınansal gücü olan kişilerin gelirlerini arttırma yolu hiçbir zaman banka faizleri, hazine bonosu, repo, döviz, altın, gayrimenkul vb. araçlar olmamalıdır. Doğal olarak fınansal gücü olan kişilerin varlıklarını artırmak hedefleri olduğuna göre, yegane tercih girişimcilik ya da girişimciliğe ortak olmak olmalıdır.
Kaldı ki, rant ekonomisi sağlayan araçların bir çoğunun kısa vadede gelir sağlarken, orta ve uzun vadede ekonomik gücün kaybedilmesine, gücün azalmasına neden oldukları da bir gerçektir. Öyleyse riskin, kazanç elde etmenin, gelir düzeyini artırma çabasımn doğal unsuru olduğu kabul edilerek, fınansal olanaklar işletmecilik faaliyetlerine kanalize edilmelidir.
Girişim olgusuna ve olayına çok çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Örneğin, girişimi doğa, sermaye ve emeğin birleştirilmesinden oluşan bir bütün olarak görenler olduğu gibi, işletme ile aym ve fakat ayrı işlev olarak algılayanlar da vardır. Bu görüşe göre; girişim ve işletme bir organizmamn iki ayn işlevidir. Teknik anlamda üretim faktörlerinin birleştirilmesiyle ilgili çalışmalar işletmenin işlevi, finansman, organizasyon, alım ve pazarlama gibi faaliyetlerde girişimin işlevidir. Başka bir deyimle işletme teknik bir konuyu, girişim ise yasal ve finansal konulan ifade etmektedir.
Girişimi kar veya başka amaçlarla, bir bedel karşılığında satmak üzere mal ve hizmet üretmek ya da fonlar sağlamak için kumlan, hukuki ve finansal kişiliğe sahip, devamlı nitelikte bir örgüt olarak ifade edenler de vardır.
Girişimi daha geniş, işletmeyi daha dar algılayanlar olduğu gibi, işletmeyi daha geniş girişimi daha dar algılayanlar, izah edenler de vardır. Girişimi geniş algılayanlara göre işletme teknik bir birim (fabrika, atölye gibi), girişim ise hukuki ve finansal bir birimdir. İşletmeyi geniş algılayanlar ise, her girişimin bir işletme olduğunu, fakat her işletmenin bir girişim olmayacağını ifade etmektedirler.
Yukandaki değerlendirmelere bağlı olarak girişim ile işletme kavramını birbirinden ayn tutma olanağına sahip olmadığımızı, fakat girişimin işletmeyi de kapsayan daha geniş bir kavram, bir olgu olduğunu söylemeliyiz. Girişim, bir işletmeyi kurma olarak tarif edilebilir. Öyleyse, “her girişimin sonucunda eğer başardı olunursa bir işletme oluşacaktır” denilebilir. Tersi bir söyleyişle, “Her işletme, başanb bir girişimin sonucunda ortaya çıkar” yargısı da telaffuz edilebilir.
Bu bağlamda girişimcilik konusunu da açıklamalıyız. Girişimcilik işletme kurma, onu işletme işleri olarak açıklanabilir. Ekonomik mal ve hizmet üretmeyi tasarlama, buna ilişkin fiziki örgüt oluşturma, bunun sonucunda elde edilen parasal faydayla yaşamı sürdürme olayım da girişimcilik kavramı içinde irdeleyebiliriz. Bu yönde motive olan, bunları yapan kişilere de girişimci denir.