Bir girişimci olmayı hiç hayal ettiniz mi? İyi de girişimci ne demek? Önce para mı toplamalıyım? Yoksa oturup elimde bir kağıt kalem planlar mı yapmalıyım? Bir girişimci olmanın okulu var mı? Bir girişimci olmak ne kadar sürer?
Size girişimci olmanın temelinde tutku olmalıdır desem, her halde doğru bir noktadan başlamış olurum. Sizin için en mükemmel fikir tutkulu olmaktır. Hattatutku, fikirlerinde ötesinde başka bir dünya! Vazgeçmeyi kafadan tamamıyla silmek!İlk anahtarınızın adı tutku. Çünkü tutku size hayal edemeyeceğiniz fonların kapısını aralar. Elbette belirli bir sermaye ile iyi bir girişimci olarak risk alıp mükemmel bir başlangıç yapılabilirsiniz. Ama sermayeden önce, içinizdeki tutkunun ağır basması için elinizden gelenin fazlasını yapın.
Bazı başarı öykülerini duymuşsunuzdur. Çok özendirir. Hemen o dünyanın içine girmeyi isteriz. Hatta başarı öyküsünün başrol karakteri olmak isteriz. Bazı iş adamları kat ettikleri yolu her daim paylaşmışlardır. Bugün şahit olduğum bir girişim öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlere. Bu başarı öyküsü, Türkiye’nin sayılı isimlerinden, marka bir firmanın öyküsüdür. Ancak Marka isini kullanmamanın daha etik olduğunu düşünüyorum. Zaten bize lazım olan şey, kat ettikleri yolu görmek.
Lise yıllarımız ve üniversiteye hazırlanıyoruz. Tabi hazırlanmak dersek! Çünkü sürekli kaytarıyoruz. Her buluşmamızda girişimci ruhlu arkadaşımız bizden paraları toplardı. Onun çizdiği yolda harcamalarımızı yapardık. Bize her zaman 10 yıl sonrasını anlatırdı. Ama bencilce hep kendi hayatından bahsederdi. Üniversite sınavına o da en az bizim kadar çalışmazdı. Çünkü onun hedefleri, amaçları ve tutkuları başkaydı. Sürekli Pazar analizleri yapardı. Sokakta gördüğü her bireyle ekonomi üzerine sohbet ederdi. Mahallede açılan süpermarketlerden manavına, hatta sucusuna kadar herkes onu tanır bilirdi. Çünkü o sürekli hesaplamalar yapardı. Bir gün elinde numune bir takım ürünlerle gördük. Çokta gülmüştük. Ama o moralini bozmadan tutkuyla işine sarılmaya devam etti. Bir sabah karşılaştığımızda selamımızı almamıştı. Dönüp sorduğumuzda bize şu yanıtı vermişti. “Bir girişimci ona negatif duygular uyandıran herkesten vazgeçmelidir. “ demişti. Biz pek kavrayamamıştık. Sonraları biz üniversiteye hazırlanmaya devam ettik. Arkadaşımız eski model bir araç kiralayıp tedarikçi olmaya başlamıştı. Bunun için sermayeye de gerek yoktu. Çünkü kendi pazarını ve network ağını kendisi oluşturmuştu. Mahalledeki her esnafın ihtiyacını anında en ucuz fiyatlara bulup peşin satardı.
Üniversite yıllarından sonra her birimiz bir köşeye dağıldık. Bir gün devasa bir fuar alanında, ünlü tedarik zinciri firmanın tanıtımı için davet edildik. Aradan tam 9 yıl geçmişti ve o firmanın sahibi tahmin edeceğiniz üzere arkadaşımızdı. Tutku ve özveri ile büyümenin ne demek olduğunu görmüştük. Şimdilerde hala görüşüyoruz. Geçen akşam bir yemekte 12 yıl sonra olmak istediği yeri söyledi. Oturup dakikalarca sıkılmadan dinledim. Bu kez kağıdı ve kalemi elime aldım ve tek tek not ettim. Ne mi yapacağım bir sonraki yazımda bu notlarımı severek sizlerle paylaşacağım.