Yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim. Herkesin ailesi ve sevdikleriyle olduğu, kiminin deniz, kum ve güneş üçlüsüyle beraber sere serpe uzandığı, plajları doldurduğu bir bayram daha geldi. Şüphesiz bu bayramı da en buruk şekilde yaşayacak olanlardan biri de bayramda çalışacaklar.
Uzun bir hesaplaşmadan sonra bayramda çalışanlar için yazdığım bu yazıyı, önce kötü taraflarıyla okuyucuları üzecek sonrasında da iyi taraflarıyla biraz olsun motive edecek şekilde ele aldım.
Kahrolası Zalim Kader!
Diyorum ki ben en iyisi bayramda çalışanların aklında geçecek ya da geçme ihtimali olan düşünceleri maddeler halinde sıralayayım. Çünkü okuyucu odaklı düşünüyorum. Uzun bir paragrafta insanları boğmaktansa maddeler halinde bunları okutmak çok daha verimli olacaktır. Sen, ben ya da biz bayramda çalışırken, onlar yani tatilde olanlar neler yapıyor? Karşılaştırmalı bir şekilde ilerleyerek görelim:
Herkes gezip, eğlenirken ya da en azından yayılmış kös kös oturabilirken, sizin çalışmak zorunda olmanız.
Tatildeki arkadaşınız gittiği tatil beldesindeki kalabalıktan şikâyet ederken, sizin tenha bir ofiste oturup, sinir içinde size verilen işi bir an önce bitirtip gitmek için çaba sarf etmeniz.
Bugün hangi koyda denize girip serinleyeyim diye düşünürken sizin, sizin işe nereden başlasam diye düşünmeniz.
Arkadaşların aileleriyle bayram kahvaltısında buluşurken, sizin hızlıca kahvaltı edip mesaiye başlayacak olmanız.
Millet çikolataydı, tatlıydı götürürken, sizin çekmecede kalan son parça bisküviyi yiyecek olmanız.
Bu kadar olumsuz şey yeter. Bir de şöyle düşünün; Sen seçilmiş kişisin! Dünya’yı kurtaracak, ülkemizi süper güç haline getirecek kişi sen olduğun için çalışıyorsun.
Bardağın Dolu Tarafından Bakmak
Bayramda çalışmaya bir de iyi tarafından bakmayı denediniz mi? Trafik yok, yığınlar halinde hareket eden ve üstünüze üstünüze gelen insanlar yok. Metro, metrobüs bomboş, Metrobüs öyle boş ki tıpkı Vatan Şaşmaz’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin reklamlarında elinde gazetesiyle oturup ve güler yüzüyle insanlara enerji saçtığı durumu birkaç günlüğüne de olsa sizde yaşayabileceksiniz. Küçük hatta minicik bir önerim var. Hazır herkes tatilde. Şehir bu kadar boş. Erkenden kalkıp yola düşsen ve ofisin yakınlarındaki bir kafe veya pastanende sıcacık poğaçalarla, çayla kahvaltı edip, bir de kahve içip kendini ödüllendirsen olmaz mı?
Konunun bir de bayram ziyareti boyutu var. Bayram ziyaretlerinde sevmediğiniz, haz etmediğiniz insanlarla karşılaşmak zorunda kalmayacak, zoraki sohbetlere girmeyeceksiniz. Bu da sizin iyi tarafından bakmanız için bir neden.
Millet çikolata, tatlı derken kalorileri, kiloları alıp gelecek. Sense gayet fit bir şekilde onları karşılayacaksın.
Maddi Boyutu Unutmamak Gerek
Bardağın dolu tarafından bakmaya devam ediyoruz. Bayramda çalışmanın bir de maddi boyutu var. İş Kanununun 47 inci maddesinde; “İşçilere, çalışmazlarsa bir iş karşılığı olmadan o güne ait ücretleri tam olarak, tatil yapmadan çalışırlarsa ayrıca çalıştıkları her gün için bir günlük ücret daha ödenir.” Şeklinde bir hüküm yer almakta. Buna göre bayramda çalışırsanız günlük ücretiniz çarpı 2 şeklinde olacak. Belki tatil yapamadığınız için kalbiniz biraz kırık olabilir. Ama çift ücret de size çok iyi gelecek.
Yazıma burada son verirken, çalışanıyla, çalışmayanıyla, plajdakiyle, nöbet tutan askeriyle, zenginiyle, fakiriyle herkese huzurlu, mutlu ve barış dolu bayramlar diliyorum…