Toplumsal rollerimiz ışığında doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız topluluk içerisinde birtakım görevlerimiz ve sorumluluklarımız bulunmaktadır. Bu sorumluluklar çok küçük yaşlardan itibaren ebeveynlerimiz ve yaşadığımız çevre tarafından bilinçaltımıza kodlanır ve bizler yaşamlarımızı bu kodlar doğrultusunda idame ettiririz. Yaşadığımız toplum içerisinde üstlenmiş olduğumuz görevler kimi zaman cinsiyetimize, kimi zaman ise sahip olduğumuz toplumsal statümüze göre şekillenmektedir. Doğar, büyür, bir ailenin mensubu olur ve bu aileye bağlı olarak bir takım sorumluluklar ediniriz. Çalışmak ve meslek hayatına katılmak da bu sorumluluklarımızdan biridir. Hayatımızı iyi bir şekilde sürdürebilmemiz için en iyi eğitimleri almamız gerektiği, kendimizi geliştirmemiz gerektiği ve toplum içerisinde bir rol edinmemiz gerektiği yaşadığımız süre içerisinde sahip olduğumuz sorumluluklardır.
Peki bu roller bizleri yaşamımız boyunca mutlu eden roller mi yoksa yaşadığımız çevrede hakim olan kültüre ait olabilmemiz için uygulamak zorunda olduğumuz roller mi? Bunu anlayabilmemiz için tercih etmiş olduğumuz mesleklerimiz dahi yardımcı olacaktır. Popüler kültürün etkisiyle her ne kadar sevdiğimiz işlere, bizi mutlu eden bir hayat tarzına yönlendiriliyor olsak da, hakim kültürün etkisinden kurtulmak pek mümkün olmamaktadır. Bundan dolayı, daha iyi bir yaşam sürdürebilmek adına yüksek gelirli mesleklere yönelmemiz gerektiğini, bunun bir zorunluluk olduğunu düşünerek hareket ederiz. Bu da bizleri belirli bir süre sonucunda mutsuz bireyler haline getirebilir. Peki sevdiğimiz işi yapmak mı, yaptığımız işi sevmek mi bizi gerçek mutluluğa götürür? Bu sorunun cevabını bulmak ise oldukça zordur.
Kendinizi Tanıyın
Toplumsal rollerimiz, ait olduğumuz kültür içerisinde yaşamımızı belirli bir düzen içerisinde sürdürmemize ve bir kültüre ait olma duygumuzu geliştirmemize yardımcı olur. Fakat bu roller, kendi benliğimizden uzaklaşmamıza neden olmamalı ve bu doğrultuda vereceğimiz kararları etkilememelidir. Tercih edeceğimiz meslekler, bizleri mutlu eden, yapmaktan keyif aldığımız ve aynı doğrultuda bizlere daha iyi bir yaşam sunabilen meslekler olmalıdır. Bu farkındalığı edinebilmek için de birinci koşul kendimizi tanımaktan geçer.
Sahip olduğumuz yetenekler, karakteristik özelliklerimiz, nelerden keyif alıp almadığımız bizleri yaşamımız içerisinde belirli bir noktaya kadar sürükleyecektir. Bu yetenek ve özelliklerin neler olduğu konusunda net bir fikrimizin olması gerekmektedir. Bu şartlar sağlandıktan sonra hem bulunduğumuz toplumun kültürüne daha çok verim sağlayacak hem de mutlu bireylere dönüşebileceğiz.
Kendinizi Geliştirin
İş hayatında daha verimli, daha mutlu bireyler olabilmek için kendinizi tanımanın dışında ihtiyaç duyacağınız bir diğer gereklilik de kendinizi geliştirmektedir. Yeteneklerinizin farkında vararak, size mutluluk veren özelliklerinizin üstüne gitmeli ve bu alanda kendinizi geliştirmelisiniz. Edineceğiniz tecrübeler, sahip olacağınız bilgiler, sizlerin daha başarılı ve daha çok özgüven sahibi olmanızı sağlayacaktır. Yeteneklerinizin üzerine giderek kendinizi ne kadar geliştirirseniz, meslek olarak tercih ettiğiniz bu alanlarda daha çok başarı sağlayacaksınız. Elde edilen her başarı da sizi çalışmakta olduğunuz alana daha ilgili ve daha istekli bir hale getirecektir.
Hobilerimiz, yapmaktan keyif aldığımız fakat uzun süre devam ettiremeyeceğimiz eylemler olabilir. Bu noktada sevdiğimiz işi yapıyor olmakla hobilerimizi karıştırmamakta fayda bulunmaktadır. Sahip olduğumuz yeteneklerin ve özelliklerin üstüne gittikçe kendimizi doğru bir şekilde ifade edebileceğimiz alanlar keşfedebilir, bu durumu pozitif anlamda avantaj haline getirebiliriz. Bazen sevdiğimiz işi yapacak olmak maddi ve manevi anlamda fayda sağlamayabilir. Bu durumda yapmak durumunda kaldığımız işlerle de aramızda bağ oluşturabilir, yetkinlikler kazanabiliriz.
Yapılan bir işten keyif almak ve mutluluk duymak, yapılan o işe olan yatkınlığımızla doğru orantılıdır. Ne kadar başarı sağlamayı sürdürür ve kendimizi o alanda ispatlarsak, yaptığımız işe o kadar sarılırız. Kendimizi tanımanın ve keşfetmenin bu anlamda etkisi oldukça büyük olacaktır. Tabi ki çalışma ortamı, iş çevresi ve iş hayatı gibi faktörler de mutlu bir birey olmamızı doğrudan etkileyen faktörler olacaktır. Fakat, elde edilen başarıdan duyulan tatmin duygusu tüm problemlerin ortadan kalkmasına elbette katkı sağlayacaktır. Sevdiğimiz işi yapıyor olmakla, yaptığımız işi seviyor olmanın arasındaki ince çizginin farkına varabilmek için öncelikle kendimizi iyi tanımalı, doğru ifade etmeli ve geliştirmeliyiz. Kendimizi ne kadar iyi ve doğru bir şekilde ifade edebilirsek, yaşadığımız topluma ve çevremize o kadar fayda sağlayabilir, mutlu bireyler olarak yaşamımızı sürdürebiliriz.