2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve çok sayıda can kaybının yaşanmasına da neden olan koronavirüs salgını, insan hayatının her alanına büyük bir darbe indirmiştir. Özellikle iş hayatı bu darbenin en çok etki ettiği alanlardan biri olmuştur. Çok sayıda insanın bir araya gelerek çalışmakta oldukları şirketler, ofisler, koronavirüs salgının bulaş riskini artıran ortamlar olmakla birlikte iş yerlerine gitmekte olan vatandaşlarının ulaşımını sağlayan araçlar da yine aynı oranda riski bünyesinde barındırmaktadır. Bu gibi olumsuz durumların önüne geçmek adına pandemi sürecinde çok sayıda çalışma şekilleri oluşturulmuştur. Bu değişim, çalışanlar açısından olumlu sonuçlara neden olsa da bir takım problemlerin oluşmasına zemin hazırladığından da bahsetmek mümkündür. Peki pandemi döneminde iş hayatının zorlukları nelerdir? Bugünkü yazımızda bu problemlerin neler olduğuna yönelik geniş bir bilgi aktarmaya çalıştık. Gelin birlikte inceleyelim…
Pandemi Döneminde Çalışmak
Salgın hastalıklara karşı alınacak tedbirler kapsamında, covid-19 salgınının tüm dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte bir takım önlemler alınmaya ve uygulanmaya başlanmıştır. Temas ve hava yoluyla bulaşmakta olan koronavirüsün bulaş riskinin azalması adına toplu yaşam alanlarına getirilen kısıtlamalarla birlikte çalışma alanları da bu kısıtlamalar kapsamında değerlendirilmiştir. Çalışma alanları, gün içerisinde çok sayıda insan sirkülasyonunun yaşandığı ve virüsün rahatlıkla yayılabileceği alanlardır. Bu nedenle işletmeler, bugüne kadar önyargıyla yaklaşılmakta olan evden çalışma stiline sıcak bakmaya başlamış ve bir süredir bu çalışma metoduyla işlerini yürütmeye devam etmektedir.
Evden çalışma modeli, daha önce deneyimlenmemiş olması nedeniyle ilk zamanlarda büyük endişeler oluştursa da daha sonra çok sayıda firmanın bu çalışma sistemiyle daha çok verim aldığı ortaya çıkmıştır. Yine de bu süreçte evden de çalışılıyor olsa bir takım problemler kendini göstermeye başlamıştır. Özellikle aktif çalışma düzenine devam etmekte olan şirketlerin bünyelerinde çalışan bireyler, salgın hastalığın riskini en yakından hissetmeye devam etmiştir. Toplu taşıma araçları, çalışma alanları, getirilen tedbirlere rağmen risk ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bazı uygulamaları reddetmiştir. Özellikle toplu taşıma araçları, bulaş riskinin en yüksek olduğu ve en önemli tedbirlerin alınmasını gerektiren alanlardır. Fakat ne yazık ki aktif çalışma sistemiyle çalışmaya devam eden bireyler, bu riskle en yakın teması kurmaya ve bu araçları kullanmaya devam etmek zorunda kalmıştır.
Pandemi döneminde çalışmak, maddi ve manevi çok sayıda zarara zemin hazırlamıştır. Alınması gereken tedbirleri layıkıyla gerçekleştiremeyen kuruluşların, çalışanlarına sunmuş olduğu destek ne yazık ki zayıf kalabilmektedir. Hem psikolojik hem de mental olarak pandemi sürecine hazırlanması gereken çalışanlar, bu süreçte virüse yakalanma endişesini ve geçim derdini bir arada yaşamaya mecbur kalmıştır. Bu da daha sağlıksız bir toplumun oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Yaptığı işten keyif almadan, mutsuz, endişeli ve stresli bir iş hayatı yaşıyor olmak, ne yazık ki hem bireylerin verimini hem de kurumların verimini minimum seviyeye indirebilmektedir.
Pandemi Döneminde Çalışmanın Zorlukları
Devletler tarafından uygulamaya alınan tedbirler kapsamında, sokağa çıkma yasakları, toplu yaşam alanlarında geliştirilen kısıtlamalar, sosyal hayatı maksimum seviyede ortadan kaldırmıştır. Bu süreç, insanların sevdikleriyle bir araya gelmesine, sosyalleşmesine, temiz bir havada vakit geçirmesine ve daha birçok alana engel olmuştur. Bu da özellikle psikolojik olarak insanın zorlanmasına neden olmuştur. Tüm bunların yanı sıra iş hayatının da getirmiş olduğu stres de insanın tüm faaliyetlerinde %50 oranında verim düşüklüğü yaşamasına zemin hazırlamaktadır.
İş hayatında getirilen düzenlemeler kapsamında evden çalışma sistemiyle çalışmalarına devam etmekte olan kuruluşlar ve çalışanların bir kısmı, bu sistemin elde edilen verimi olumlu yönde etkilediğini söylerken, bir kısmı ise verimin gözle görünür bir oranda düştüğünü belirtmektedir. Verimin bu denli düşmesi ile birlikte meydana gelen zarar, şirketleri oldukça etkilemiştir. Öyle ki bazı kuruluşlar ne yazık ki bu süreçte kapanmaya kadar gitmek durumunda kalmıştır. Aktif olarak çalışmaya devam etmekte olan bireyler, hem bulundukları ofislerde hem de ulaşım araçlarında yaşamakta oldukları riskle birlikte bu sürecin en büyük mağdur kesimini oluşturmaktadır. Koronavirüs salgınına karşı birçok tedbir alınıyor olsa da insanlar birlikte yaşadıkları ailelerini herhangi riskli bir durumla karşı karşıya bırakmamak için büyük bir çaba sarf etmektedir.
Tüm bunların yanı sıra bu süreçte zaten zarara uğradığını düşünen kuruluşlar, çalışanlarından çok daha büyük beklentiler içine girebilmekte ve onları ekstra iş yüküne maruz bırakabilmektedir. Bu da bireyin hem fiziki hem de ruhsal olarak ekstra yıpranmasına neden olabilmektedir. Bu gibi zorluklar, salgının yoğun olduğu bu süreçte bireyin olumsuz yönde birçok konuda etkilenmesine yol açmakta ve hem iş gücüne hem de sosyal yaşantısına aynı oranda olumsuz etkide bulunmaktadır. Sonuç olarak, pandeminin alınacak tedbirlerle yenilebilecek bir durum olduğu unutulmamalıdır. Bireyler, hem psikolojik hem de mental olarak kendilerini bu süreçten minimum seviyede etkilenmek için geliştirmeli, iş güçlerine ve sosyal yaşantılarına olumsuz etki edecek durumlardan uzak durmalıdır. Böylelikle pandemi süreci daha sağlam bir psikolojiyle daha emin adımlarla atlatılabilir, eski güzel günlere kavuşmak daha mümkün hale getirilebilir.