İnsan aklını işleterek/kullanarak, kendisine uğraşı alanları edinerek veya var olan yeteneklerini geliştirip bunları bir arada kullanabildiği sürece yaşamında etkinleşir. Kişi hangi işi yaparsa yapsın, mesleği ne olursa olsun sadece yaptığı işin bilgisine sahip olması onu bir süre sonra biyolojik bir roboto dönüştürecektir. Zaten böyle birinin yaptığı işe katkısı da olamaz. Ama diğer yandan kendisini farklı bilgilerle besleyen -bu bir yandan sanatla, zanaatla, sporla veya farklı bir yan disiplinle – birinin bakış açısı zenginleşecek ve hatta yaşamından daha fazla keyif alacaktır. Çalıştığı işe de farklı boyutlar kazandıracaktır. Mesela fizik bölümünden mezun olmuş birini düşünün ve sadece maddenin mekaniği ile ilgili bir dünyanın içine kendisini yerleştirdiğini ve yine sadece o civardaki bakış açısıyla düşündüğünü…Oysa bu kişi müzikle, felsefeyle ya da başka bir şeyle daha ilgilenmiş olsa yaptığı işte iki düzlemli bakış açısından daha boyutlu bakış açılarına geçebilecek ve bu da ona işinde elbetteki başarılar da getirecektir.
Bu konuyla alakalı olarak geçmişimizde bol örnete bulunmaktdır. Örneğin Prof. Dr. Mustafa İnan (1911-1967) hem inşaat mühendisi, hem dilbilimci hem de tarihçidir; örnek bir bilim insanıdır. Prof. Dr. Celal Şengör hem jeoloji profesörü hem de iyi bir tarihçidir; Descartes hem felsefeci hem olağanüstü bir matematikçidir; Leonardo da Vinci, Farabi, İbn-i Sina...vb birçok bilim insanı, düşünür sayabiliriz. Bu enfes insanların hepsinin ortak özelliği birçok farklı disiplinle ilgili olmaları dolayısıyla çok yönlü bakış açıları geliştirebilmeleridir. Elbetteki bol çalışma ve bir de merak…
Bizler hangi iş kollarında çalışıyor olursak olalım kendimizin dışına çıkmak zorundayız. Yeteneklerimizi bilgilerimizle, yeni konular üzerinde araştırmalarımızla beslemeliyiz; bu mutlaka bizim iş dışındaki yaşamımıza da katkılar sunacaktır.
Bu konuyla ilgili olarak bazı örnekler vermek istiyorum: İyi bir sosyolog olmak istiyorsanız aynı zamanda iyi bir tarihçi ve iktisatçı olmalısınız; iyi bir matematikçi olmak istiyorsanız, iyi bir kitap okuru olmalısınız ki analitik düşünebilme ve bilgiler arasında örüntüler kurabilme yetinizi artırabilesiniz. İyi bir dilbilimci olmak istiyorsanız tarih ve coğrafya bilgisine de hakim olmalısınız, bir müzik aleti yapacaksanız matematik de bilmeniz gerekiyor.
Yapacağınız işte birbirini destekleyen yan alanlarda bilgi sahibi olmanız sizi bağımsızlaştırır; işinizde etkin, üretken ve yararlı biri olmanızı sağlar. Ancak sadece mezun olduğu bölümün bilgisiyle yetinen bir kişi üretken olamayacağı gibi yaptığı işte de kalfalıktan kurtulamayacaktır. Bir süre sonra işine karşı da bıkkınlık hissi ve zamanla da yabancılaşma olacaktır.
Hayat bir iş bölümüdür ve herkesin, her türlü iş kolunda çalışan insanlara ihtiyacı vardır. Çalışanların (aslında tüm insanların) niteliklerini artırmaları hayatın kalitesini yükseltmek anlamına da geldiğinden kendimizi geliştirmek hem kendimize hem de hayata karşı bir sorumluktur.