Hangi meslekte, hangi işi yaptığınızın açıkçası bir önemi yok. Çünkü dünya üzerinde genellikle meslek sahibi kişi ve kurumlar sahip oldukları mesleğin dışında farklı alanlara da yönelmektedirler. Bu durumun çeşitli nedenleri vardır. Merak, hobi, yanlış meslek seçimi vs. çoğaltmamız mümkün.
Ancak bugün başka bir konu üzerine ağırlık vermek istiyorum. Şartlar ne olursa olsun, kariyerinizin zirvesinde bile olsanız kolunuzda mutlaka bir bilezik olsun. Bir gün mutlaka size lazım olacaktır. Olmaz demeyin. Bal gibi olur.
Aranızda “Züğürt Ağa” filmini hatırlayanınız var mı? Hani usta oyuncu Şener Şen ile bütünleşen o eşsiz güzellikteki sinema filmi. Hikâye de ibret alınması gereken pek çok durum bulunmaktadır.
Ağa rolüne hayat veren Şener Şen, köyde pehlivan güreşleri düzenlerdi. Güreş sonunda da kendi elleriyle yoğurduğu çiğ köfteyi galibiyetinin karşısında köylüye dağıtırdı. Ancak köyde düzen ve işlerin değişmesiyle büyük ağamız büyükşehir yolunu tutmaya başlar.
Filmin içinden hatırlayacağınız üzere ağamız İstanbul’a gelir gelmez bilmediği işlere doğru yelken açmaya başlar. Mavi bir kamyonetle domates satmaya başlar. Başına gelmedik kalmaz. Bir market açar. Onu da kısa süre içinde batırır. Her seferinde hüsrana uğrar. Çevresinde eş dost kimsecikler kalmaz.
Filmin sonlarına doğru,postalından ve tespihinden de olan Ağa modelimiz artık tam da bittiği nokta yeniden küllerinden doğar. Çünkü bildiği tek bir iş vardır. “Çiğ köfte yoğurmak” ve satmak.
Çünkü Zanaat altın bileziktir.
Çalıştığımız meslek dalı iş kolu ne olursa olsun, kariyer hedefimize başlamadan önce aldığımız eğitimler, seminerler, sertifikalar ya da çocukken çırak olarak girdiğimiz bir mesleğin ilerleyen yıllarda tekrar karşımıza çıkmayacağının garantisini kim verebilir?
Uzmanlar her seferinde en iyi bildiğiniz işi yapın diye diretirler ve bunu konuda çoğu zamanda haklılar. Çünkü bildiğiniz bir işte huzursuz, mutsuz olmanızı gerektirecek bir durum yoktur. Filmimizin sonunda da ağamız kariyerini hiçe sayarak bildiği işi meslek olarak yapmaya başlıyor.