Geçmiş zamanlarda bir hükümdar dermanı olmayan amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Hastalığa çare bulmak için ülkenin tüm hekimleri saraya davet edildi ama hiç biri hükümdarın hastalığına çare bulamadı. Hükümdar; Herkesin gözü önünde günden güne daha da kötüye gidiyordu.
Kendisi umutsuzluk ve mutsuzluk içinde gelip giderken bu sefer falcı ve büyücülerden hastalığına çözüm bulmalarını istedi. Hükümdarın adamları memleketi baştan sona gezerek tüm falcıları ve tüm büyücüleri saraya getirdi. Saraya getirilen falcılar, büyücüler hükümdar üzerinde tek tek bildikleri her hünerlerini sergileyip onu iyileştirmeye çalıştılar ama bunda başarılı olamadılar.
Hükümdar artık olabileceği en kötü durumda ölüm döşeğinde yatarken; Sarayın kapısına yaşlı bir kadın çıkageldi. Bu kadın hükümdarın derdine çözüm üreteceğini söylüyordu.
Yaşlı kadını hükümdarın yanına götürdüler ve hükümdar zorlukla doğrularak; “Kadın söyle bakalım nedir sunacağın çaren? “
Kadın hükümdara doğru eğilerek; “Adamlarınız tüm ülkeyi dolaşarak, ülkedeki en mutlu adamı bulacak ve onun giydiği gömleği alıp size getirecek, siz de bu gömleği giydiğinizde hastalığınız son bulacak.”
Hükümdar, kendisine sunulan bu çareden sonra hemen emir vererek adamlarını ülkenin her bir yanına saldı ve en zenginlerden başlayarak en mutlu adamı ve giydiği gömleği saraya, kendisine getirmesini emretti.
Zenginler kapılarını çalan hükümdarın adamlarına gömleklerini verdiler ama hiçbiri mutlu değildi, hepsinin bir sıkıntısı vardı.
Hükümdar adamlarına sürekli köpürüyor, artık zengin fakir demeden herkesin kapısını çalmalarını emrediyordu.
Gece, gündüz demeden dolaşan adamları, kırık dökük bir kulübenin yanından geçerken, kulübenin içinden bir ses “ne kadar mutluyum, benden huzurlusu yok, aç değilim ve sürekli çalışacak kadar da gücüm yerimde”
Adam kendi kendine konuşuyordu ama hükümdarın adamları onu duymuştu. Hemen içeri girdiler; Son derece bitik karanlık bir kulübede fakirliğin tüm izlerini üzerinde taşıyan adama baktılar ama yanan tek mumun ışığında adamın gömleğinin olmadığını gördüler.
